DİĞER
"Joyce, Homeros’un metnini gerçekten ‘devrimci’ bir kanavaya oturtur... Dil plastiğinin modern bilincin en önemli kurucu öğesi olduğunu o tarihte yakalamıştır. Eliot’un metni ise bugün bize muhafazakârlığın modern bir kavram olduğunu yeniden öğretiyor. Modern-muhafazakâr bir eser Çorak Ülke. Joyce’un delimsirek, ve metni de okuru da çıldırtan, hatta yıpratan ‘genç’ arayışlarına karşın Eliot ‘yaşlı’ bir sestir."
Oradalar II / İpek Yücesoy, Cyclope / Carlos Casas
“Komet, kendi resmine bulunabilecek en uzak ve aykırı adları bile dikkatle inceleyen bir sanatçıydı. Sanat dünyasındaki hiçbir yeniliğe kapalı değildi. Bu bile yanlış bir ifadedir. Komet yenilikle iç içe, yürek yüreğe, soluk soluğa yaşayan bir sanatçıydı.”
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Neden Bach bu denli önemli? İskender Savaşır’ın ifadesiyle, ‘Çünkü Bach’ın neredeyse her eseri, tek ve kişisel bir üslubun tezahürü değil, belirli bir alanda, uzun bir gelenek boyunca denenmiş bütün üslupların, araştırmaların, teknik olanakların kendine özgü ve emsalsiz bir sentezi.’”
"Çorak Ülke’yi bugün, ilk basılışından tam 100 yıl sonra yeniden okumak, tarihî bir lunapark oyuncağına binip işlevini hâlâ ne kadar iyi yerine getirebildiğine şaşarak oradan oraya savrulmak gibi."
Okullarda zorunlu okutulan, ödev olarak verilen ve sınava konu olan kitaplar, çocukları okumaya yönlendiriyor mu? Yoksa, tam tersine bir etkisi mi var? Kendisi de hâlâ zorunlu tutulan kitapları okumaya devam eden lise öğrencisi yazarımız Zeynep Berru Köksal, konuyu kendinden küçük öğrencilere sordu... Zeynep, Dila, Canan ve Şirin’in bu konuda ne düşündüklerini tahmin etmek zor değil; ama röportajların asıl önemi, olayın boyutlarını birinci elden ortaya koymaları.
Avrupalı gezginlerin İstanbul hakkında yazdıkları ve postkolonyal söylemdeki “bakış” (gaze) meselesi bir kenarda duracak olursa, Goytisolo’nun Avrupalı bir yazar olarak şehre yaklaşımının biraz farklı olduğunu görüyoruz
İpek Hüner Cora: Kadının görünürlüğü çok sınıfsal bir mesele...
Ebru Askan: Yazıyı birilerine ışık tutmak, bildiğim bir sırrı paylaşmak, toplumsal bir meseleyi unutturmamak yahut derdinden kederinden öldüğüm bir olayı-yaşantıyı anlatmak için kullanmıyorum...
Ersan Üldes'in Hindi'nin Ruhu romanı, kurmacada yazarın sesi meselesi üzerine düşünmek için hayli bereketlidir. Modern romanda doğrudan müdahale ayrıcalığını kaybetmiş ve kendini silmiş yazar burada üst anlatıcılar aracılığıyla kendini hatırlatır
Nazlı Karabıyıkoğlu: Bütün kadın olarak yazanların üzeri tozlu. Hâlâ yazan bir kadın var olabilmek için aynı zor süreçleri geçirmek durumunda. Var olabilmek için savaş vermek durumunda
© Tüm hakları saklıdır.